İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | hard times i. | kötü günler | ||
So, I'm really sorry that you're having a hard time. Bu yüzden, kötü günler geçirmene gerçekten üzüldüm. More Sentences |
||||
Genel | hard times i. | zor günler | ||
It's hard times for small farmers like you and myself. Senin ve benim gibi küçük ölçekli çiftçiler için zor günler. More Sentences |
||||
Genel | hard times i. | zor zamanlar | ||
Young people, women, older people and people with disabilities have a particularly hard time of it. Gençler, kadınlar, yaşlılar ve engelliler özellikle zor zamanlar geçirmektedir. More Sentences |
||||
Genel | hard times i. | müşkül zamanlar | ||
Law | ||||
Hukuk | hard times i. | müşkül zamanlar | ||
Slang | ||||
Argo | hard times i. | cezaevinde geçen zaman | ||
Argo | hard times i. | mahpusluk zamanı |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | have hard times f. | gün görmemek |
Genel | have hard times ahead f. | zor günler beklemek |
Genel | have hard times f. | zor günler geçirmek |
Genel | have hard times f. | kötü günler geçirmek |
Genel | fallen on hard times s. | düşkün |
Genel | in these hard times zf. | bu devirde |
Genel | one's hard times zf. | zor günlerinde |
Phrases | ||
İfadeler | hard times always lead to better days expr. | zor zamanlar her zaman daha iyi günlere yol açar |
Idioms | ||
Deyim | fall on hard times f. | darda olmak |
Deyim | fall on hard times f. | zor günler yaşamak |
Deyim | fall on hard times f. | zor günler geçirmek |